Sanayileşmiş ülkelerde yetişkin nüfusun %10-20 kadarında hipertansiyon saptanır. Hipertansiyon siyah ırkta ve kadınlarda daha sıktır. Kişinin yasının hipertansiyona katkısı öncelikle damarlarda yaslanmaya eşlik eden anormalliklerdir. Damarlarda yaşla birlikte esneklik kaybı oluşur.

Sanayileşme, yaşam biçimi, orn. Tuz kullanımı, aşırı beslenme, hareketsiz yaşam ve stresin tansiyon üzerinde olumsuz etkileri vardır.

Yorgunluk, bulantı, görme bozuklukları, fazla terleme, ciltte kızarma ve solukluk, burun kanaması, endişe ve sınırlılık, çarpıntı, baş dönmesi, baş ağrısı, kulaklarda çınlama ve uğultu hipertansiyon belirtileridir.

Hipertansiyon ciddi bir durumdur, tedavi edilmediği takdirde öldürücü olabilir. Kalbi zorlayarak kalp yetmezliğine ve damarları zorlayarak damar sertliğine yol açar. Hipertansiyonlu hastalarda beyin kanaması, felç, koroner arter hastalığı, ani ölüm, kalp krizi, ritm bozuklukları, böbrek yetmezliği ve retinopatı ( görme bozukluğuna yol açan göz bozukluğu) sık görülür.

Dış faktörlerin en önemlisi diyetle alınan yağ miktarının faz­lalığıdır. Diyetle alınan kolesterol ve doymuş yağların fazlalığı kandaki kolesterol ve lipit seviyelerinin yüksekliğine sebep olur. Di­yetle alınan yağın miktarı gibi yağın kalitesi de çok önemlidir.

Doymuş yağ asitlerini içeren yağlar (hayvansal yağlar), tereyağı, yemeklik yağlar, margarinler zararlıdır. Zeytinyağın­da bulunan öleik asit de kısmen doymuş yağdır. Doymamış yağ asitlerini içeren yağlar ise kandaki kolesterol ve lipit seviyesini diğerleri gibi artırmazlar. Kandaki kolesterol miktarı normalde 200-250 mg/ml olmalıdır. Kolesterol farklı türde moleküllere sahiptir.İyi huylu olanı HDL kolesterol 45 in ,kötü huylu olan LDL kolestrrol ise 130 un altında olmalıdır. Koroner kalp hastalığı olanların %80’inde kolesterol yüksek bulunurken %20’sinde ise normal bulunmuştur. Kolesterol yüksek olanların bir kısmında ise hasta­lık meydana gelmemektedir. Bu takım hastalığın ortaya çıkışın­da kolesterolun damar duvarına yapışmasını sağlayan ve he­nüz iyi aydınlatılmamış diğer bazı faktörlerin de rol oynadığı­nı gösterir.

Kandaki yağların çeşitli formları tespit edilmiştir. Bunların bazılarının hastalığı koruyuculuğu yanında diğerlerinin de hız­landırıcı etkileri olduğu bildirilmiştir. Mesela HDL kolesterolun önemli bir koruyucu olduğu LDL veya VLDL kolesterolun ise hazır­layıcı bir faktör olduğu çeşitli araştırmalarda ispatlanmıştır.

Koroner arterler, kalbin etrafını çevreleyerek kalbin beslenmesini sağlayan atardamarlardır. Beslenme bozukluğu, aşırı yemek yeme, yağlı beslenme, hareketsiz bir yaşam sürme gibi nedenlerden dolayı yediğimiz yiyeceklerin yan maddeleri damarlarda birikir. Damar duvarının elastikiyeti yani genişleyebilme yeteneği kaybolur. Zamanla damar tıkanır ya da daralır. Kalbe yeterince kan ve oksijen gitmez. Bu durumda koroner arter hastalığı dediğimiz sorun ortaya çıkar.
Ritm bozukluğu, çarpıntılı kalp atımlarının kişi tarafından rahatsızlık verecek şekilde hissedilmesi halidir. Kalp atımları hızlı, kuvvetli, düzensiz, tekleme şeklinde olabilir. Çarpıntı hissi anlık, uzun veya kısa süreli olabilir. Her çarpıntı hastalık işareti değildir. Üzülsek, heyecanlansak, öfkelensek çarpıntı hissedebiliriz. Yattığımız yerde kalp atımlarımızı daha fazla hissedebiliriz; bu durum normaldir.